Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

ayağına gelmek

См. также в других словарях:

  • ayağına gelmek — 1) alçak gönüllülük göstererek birinin yanına gelmek 2) emek çekilmeden elde edilmek Kısmet ayağına geldi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sığır ayağına gelmek — ineğin boğa araması …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayağına dolanmak (veya dolaşmak) — 1) başkasına yapmayı tasarladığı kötülük kendi başına gelmek 2) iş yapmakta olan birine engel olmak, yürümesine engel olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısmeti ayağına (kadar) gelmek — beklenmeyen bir nedenle kazançlı bir durumla karşılaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gölermek — nsz, hlk. 1) Göl durumuna gelmek 2) Hayvanın ipi ayağına ve boynuna dolaşarak kalkamayacak biçimde yere yıkılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iyi — sf. 1) İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. F. R. Atay 2) Bol, yararlı, kazançlı İyi yağmur yağdı. 3) Çok İyi para kazandı. 4) Uğurlu, hayırlı, iyilik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kısmet — is., Ar. ḳismet 1) Tanrı nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip 2) Evlenme talihi Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti. H. E. Adıvar 3) Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu 4) Talih, kader, şans 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • künde — is., sp., Far. kunde 1) Güreşçinin, hasmını altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi 2) mec. Düzen, tuzak, oyun, hile 3) esk. Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek Birleşik Sözler bel kündesi oturak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»